Moskova
Şehir üç
tane dairenin iç içe geçmesiyle oluşuyor. Bu yapılaşma tarihte sanayileşmenin
etkisiyle oluşmuştur. Sanayileşmeden önce ise çekirdekte sadece Aristokrat
aileler bulunuyordu. Ardından ticaretle uğraşan ve kendini geliştiren burjuvazi
sınıfı ortaya çıktı. İki sosyal sınıfın farklı yerleşim yeri ihitiyaçları
çekirdeği çevreleyen ‘bourg’, taştan yapılmış koruyucu surların etrafında yeni
bir yerleşim yeri oluştu. Burjuvazilerde yeni kurdukları yerleşim alanını
korumak için bir duvar yaptılar. Ve bu duvarada ‘foubourg’ adı verildi.
Kayaların
üzerinde olan bu yerleşim yerlerinin ‘berg’ eki alması ‘kaya kent’ anlamını
taşımakatadır. Oturmuş olan bu sistem milliyetçilk akımlarıyla değişime uğredı.
İnsanların meydan ve buluşma noktası ihitiyacı doğurduğunu düşünüyorum.
Moskova’ya
geri dönelim, bahsettiğim iç içe dairelerin merkezinde ‘kızıl meydan’ bulunuyor. Meydanın yanında ise moskova nehrini
görüyoruz. Moskova’da ilgi çekiçi olan ise bu nehirde bulunan adaymış.
Öncelikte tarihine biraz göz atalım, ‘Kırmızı
ekim çikolata fabrikası’ ve aynı adada bulunan şarap fabrikasıyla yapılaşma
başlamış. Ülkeye ve dünyanın dört bir yanına dağıtılan çikolatalar fabrikanın
kapatılmasıyla askıya alınmış. A rtık sadece masum bir çikolata fabrikası değil
turistlerin ve yerli halkın en çok terçih ettiği bölge olmuş. Fabrika galeriye
dönüştürülmüş. Ve adada eğlence ve müzik sektörü bu bölgede sivrilmiş. Böylece
insanların şehrin sitresinden ve klasik stilinden bağımsız müzüğin keyfini
çıkarabileçleri bir ortam yaratılmış. Bir bölgede aktif olarak yaşayan bir
nufusun bulunmaması da bölgeye özgürlük ve çekicilik katmış. Adada bulunan ‘Art Akademia’ başka ülkelerdede
karşınıza çıkabileçek bir pizza zinciridir. Bu restoranında ise üç metre
yüksekliğindeki tarihi duvarı olduğu gibi muhafaza etmiş. Ve tasarımda
kullandığı modern ürün tasarımlarıyla güzel bir denge sağlamış. Aynı bünyeye
ait restoran ve barın dışında birde sanat kitapları satın alabileceğiniz bir
bölme bulunuyor.
Moskova’nın metrosu da öne çıkan yönlerindendir. 1955’te yapılan metro adeta şehrin altında şehir olarak düşünülmüş. Yapılış amacı atom ve benzeri bombaların etkilerinden halkı kurumakmış. Günümüzde bu amaçla yapılmış olmasının negatif ve pozitif yönleri görüyoruz. İlk olarak yerin altında olan yapılaşma için kullanılan merdivenlerin dik olması ve bebek arabaları, engelliler, bavulla yolculuk yapanlar için sorun yaratıcaktır. Ayrıca telefon gibi ulaşım araçlarıda kullanılamıyor. Metro
Şehirde yaşayan 12 milyon nufus’un 9 milyonu metro kullanıyor. Kişi başı aylık 30 euros çivarı bir harcama yapılıyor.
Sanata gelince halk sanatla ilgili. Mesela yukarıda
bahsettiğim metrolarda yolculuk sırasında herkes kitap okuyor. Ve klasik sanata
büyük bir saygı duyuluyor. Motiflerde altın, siyah ve kırmızı öne çıkan renkler
arasındadır.
Eski Arbat sokakta bulunan portre çizen sanatçılarında yaklaşımı fotoraf gibi resmetmekten yana. Benim hoşuma giden bir tarz değil ama Ayvazovskij’in tabolarını incelemenizi öneririm. Kendisi dalgalar hakkında resimler yapıyor. İstanbul’u da bu gözle ele aldığı bir eseri bulunuyor.
Rus fotoğrafçı Andrew Pavlov’ un makro çekimleri sonucu çıkan bu kare üzerinde hiç bir oynama yok; tamamen organik.
Moskova hakkında aldığım bilgileri aslen Viyana’da yaşan ve her iki şehir hakkında farklı referanslar yakalamamı sağladığı için Cansele teşekkür ederim. Viyana adınada aldığım kısa notlarla tamamlamak istiyorum. Viyana’da Moskova gibi operaları ve klasik sanatla ilişkilendirilir. Mesela viyana operasındaki birçok balet rus kökenliymiş. Ayrıca hoşuma giden Viyana’da halkın sanatla iletişim halinde olması adına bilet fiyatları uygun.
Birde Enzi diye adlandırılan fosforlu renklerde sokak koltuklarından bahsedelim. Mayis ve ekim ayları içerisinde sokaklada bulunan objeler bir çok şekilde değerlendiriliyormuş. Mesela noelden bir ay önce bu koltuklar beyaza boyanıp, bir buzdağı inşaa ediliyormuş. İçerisinde de sıcak şarap satışı yapıyorlarmış. Şarap demişken, Viyana beyaz şaraplarıyla tanınır. Bunlardan Burgenland (muscat tenner ile elde ediliyor) önerebilecekelerim arasındadır.
Viyana adına bilmediğim bir diğer yer ise Naschmarht. Aslen meyve sebze pazarı
olan bu yapı Viyananın en kökü ve geleneksel mimarisinin izlerini taşıyor.
Saint Petersbourg
Dökülen Kan Kilisesi |
Kilise, Çar II.Aleksandr'ın 1 Mart 1881 tarihinde öldürüldüğü yerde, Rus canlandırmacılığı üslubunda yapılmış. Dış cephede yaklaşık 7000 metrekare mozaik kullanılmış. Pencereler Estonya mermeri ile süslenmiş. Çar'ın ölüm yılını hatırlatmak amacıyla kulesi 81 metredir. Ve bu şaheser devrim sırasında tahıl ambarı olarak kullanılmış. Hatta bir ara yıkılması bile gündeme gelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder