20 Eylül 2012 Perşembe

Güncel Haberler

Kenya


Thorn Tree Cafe, Nairobi'de bulunuyor. İlk hizmete açıldığında insanlar notları buluşma noktası olarak gördükleri için restoranın sembolü haline gelen ağacın üztüne asarlarmış. Gelenek devam etmiş ve günümüzde yeşil panoya insanlar notlarını bırakmaya devam ediyor.

Kenya da medeniyet 25 bin yıl öncesine dayanıyor. 
Görsel olarak çok zengin ve renkli buluyorum. Yemeğe geri döndüğümüzde 'Carnivore' restoran değişik tadlarıyla ön plana çıkıyor. Sistem yaratıcı ve samimi olmuş. Masaya çeşitli soslar ve salataların bulunduğu bir tabak geliyor. Ardından restoranda müşterilerin önünde ateşte pişiyor. Ve masaya pişmiş deve,timsah etleri yada öküz yumurtaları şişler ile geliyor. Sınırsız yemekte özgürsünüz! Bu arada Kenya kahvesi aroması ile fark yaratmaktadır.
Carnivore



Biraz yerleşik yaşamdan bahsetmek istiyorum. Şehrin ortasına hayvanlar yerleştirilmiş. Etrafında ise evler daire formunda diziliyorlar. Amaç, korumak.

Aile yapıları da önemli bu tarz bir yapılaşma yaklaşık 200 kişilik bir grup için planlanmış. 
Geleneklerden Bazıları: 
Gerçek bir erkek olmak için aslan avlamak şart.

Çok çocuk sahibi olmak zenginlik göstergesidir.

Dansları sırasında eğer kız istiyorlarsa sıçrama oranları ödedikleri başlık parasıyla doğru orantılıdır. Başlık parası hayvanlar ile takas yoluyla yapılıyor.

Süt ile kanı karıştırıp içiyorlar. Bunun güç verdiğine inanılıyor.

Bölgede 1957 yılına kadar Hindistanın hakimiyeti mevcuttu. Bu mimari olarakta yansımıştır.

Mombassa
Tristlerin en çok ilgisini çeken bölgelerden biri Mombassa Marine Park’tır Diğer bir değişle Ekolojik su altı parkıdır. Burda dalış yapıp yakındna doğla yaşamı inceleyebiliyorsunuz.

Denizde gelgitler çok sık olmaktadır.

Truzim için erkek develer ulaşımda kullanılmaktadır. Dişiler yük taşıma gibi fiziksel zorlamalarda kullanılmaz.

Bölgede bir çok timsah çifliği bulunuyor. Her birinde yaklaşık 10 bin timsah besleniyor. Timsahlar 150 ve üstü yaşlara kadar yaşayabiliyor.

Mombasa,
Afrika’nın güney doğusunda bulunuyor. 1953’te İngiltere kraliçesinin ziyareti için Dev Fildişi Heykelleri yapılmış. Ayrıca doğu Afrika’nın en önemli kalelerinden biride bu şehirdedir. İtalyan bir mimar tarafından, Portekizlilerin yaptırdığı bir kaledir.  Kale zemin olarak çok sağlamdır. Temel Coraller üzerine kurulmuştur. Coral kayalar dalgaların kırılma noktalarında da bulunmaktadır. Bu bölgeler tehlikeli olduğu için yasaklanmıştır. Kale İngiltere’nin hakimiyeti döneminde hapisane olarak kullanılmıştır. Hapisaneden once ise müslüman Humman sultanlığına ev sahipliği yapmıştır. Kaledeki savaş topları ise Portekizliler tarafından İskoçya’dan getirilmiştir.

 İngiltere aracılığıyla demir yolları yapımı için getirilen Hintliler bölgede baskındır. Hintliler zamanla bölgenin zenginleri olmuş ve Somaliler ile ticaret yapmış. Doğu Afrika’daki en eski Camii, Mandlney Camii,1901 yılında yapılmıştır.  

Ülkenin bayrağıda birçok sembolü barındırmaktadır. Kırmızı, massayi kabilesi ve kanın sembolüdür. Siyah ten renklerini ifade der. Yeşil ise doğal zenginliklerine olan şükranlarının sembolü olarak bilinir.


Conca dei Marini 
Bir zamanlar manastır olan Otel Monastero Santa, İtalya’nın Conca dei Marini isimli küçük bir kasabasında bulunuyor.


Otelde 20 oda ve spanın yanı sıra, deniz manzarasına karşı kurulduğu için sonsuzluk hissi uyandıran bir havuz da bulunuyor.













Projeler (İstanbul)

Mimari gelişmeleri takip ederler için Esin Tümer’in yazılarını önerebilirim.
Notlar: Dumankaya Mimarlık
Terrace Tema (Mimar İbrahim Özdemir, İnanlar İnşaat)
Teslimat : Şubat 2014, Atakent İstanbul
Muhteşem Cephe Muhendislik (Dış cepheye alüminyum giydirme)
İnşaat Construction Aksoy (EYS uygulaması, ISO 9001 eğitim belgesi)

Dünya Basın Fotosu Ödülü : Samuel Aranda,
Fotoğraf adına çalışmalarını farklı bulduğum ve yeni keşfettiğim; Tahsin Aydolmuş'u inceleyebilirsiniz. Son olarak Hrant Dink Ödülleri ilginizi çekebilir.
http://www.hrantdinkodulu.org/









Yazar Camilla Lackberg (İsveçli olan yazar ekonomi üzerine eğitim almıştır). Polisiye romanı, Buz Prenses'in yazarıdır.
Tercih ettiği yazarlar: Peter Robinson, Reginald Hill, Denise Mina, Patrick Süsking (Koku Kitabının yazarı), Donna Tartt (Gizli Tarih kitabı).
Güncel bilgileri takip etmek için: http://rat-de-bibliotheque.over-blog.com/




Müzik
İstanbul’da  2012 yılında düzenlenen konserlerden not ettiklerim : Red Hot Chili Peppers, Stevie Wonder, Pitbull, Duran Duran, Dead can did,  Jessie J., Zaz, Carnaval Latino, Tom Jones, Chris de Burgh, Cranberries. İlgi çekici bulduğum  bir diğer konu ise verilen vergiler idi. Belediyelere verilen vergiler ile konser biletlerine yaklaşık %60 vergi eklenmiş oluyor. Buna karşın tiyatroda oran %8’e kadar inmiş durumdadır.

Prof. Ahmet Ercan’ın İstanbul’un olası bir depleme hazırlıklı olmadığına dair yazıdığı yazıyı okudum. Verdiği cevaplar doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yeni projeleri açıkladığı bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
(http://emlak.kanald.com.tr/emlaktv/Haber__Roportaj/Erdogan_Bayraktar_Istanbulda_kurulacak_uydu_kentleri_acikladi/738/1.aspx)

Tra Sen
Vietnam hakkında okuduğu bir yazıda fark ettiğim bir alkol çeşidinden bastemek istiyorum. Adı Tra Sen, afyodizyak etkisi olduğuna inanılıyor. İçerisinde organları boşaltılıp sadece zehiri bırakılan kobra yılanı ke akrep bulunuyor. Bunlar iki yıl cam şişelerde bekletiliyor. Alkol oranı %50’ye yakın bu yüzden sınırlı miktarlarda tüketiyorlar.








Brüksel
Manneken Pis-İşeyen Çocuk heykeli 1619 yılında yapılmış.
Tintin ve Red-kit’in yazarları(Georges Simenon) bu şehirden çıkmıştır. Avrupa parlemento binasıda burada bulunmaktadır. Parlamentonun önünde yapılan bir eylem gösterisini ilgi çekici buldum. EMB, Avrupa süt imalatcıları birliğinin yükselen fiyatlara karşı tepkisiydi. Fraklı ülkelerin bayraklarıyla süslenmiş inek heykelleri bulunuyordu. Ve üzerlerinde ‘The Fair Milk’ yazıyordu.Görsel olarak renkli ve sanatıda içinde barındırdığı için pozitif bir etki yarattığını düşünüyorum.


Cam küp modernde olan bir organizasyondan bahsetmek istiyorum. Belçika, Hollanda ve Fransa’nın arasındaki kültür değerlerinden etkilenmiştir. Belçikada hükümet yoktur. Ama sistematik bir düzen var. Organizasyona geri dönücek olursak, değişik tadların farklı sunumlarla değerlendirilmesi ve not verilmesi üzerineydi. İlgileneler için ‘Le design Culinaire’ diye araştırabilirsiniz. Fransa'da bu konu hakkında bir workshop’a katılmıştım. 



Bali
İlk olarak polenta yemeğiyle yulafın köpük halinde sunumunu görüyorsunuz. Bir diğeri ise 63 derecede pişen yumurtanın sarısı kayısı kıvamına gelmiş. Tatlı olarakta siyah çikolata üstüne altın ile suslenmiş. Ve kaynamış rum alkoliyle sonlandırılıyor.

Bali, Endonezya’da bulunan 140 kilometre yüz ölçümü olan bir adadır. Bölge için 1916’da olan yanardağ patlaması önemlidir (Agung Yanardağı). İlk olarak Hollanda bölgede hakimiyet sağlamıştır. İkinci Dünya Savaşındaki kararıyla Japonya bölgeye etkin olmuştur. Son olarak Endonezya adını almıştır.
En büyük Hinduizim tapınaklarından Uluwatu’da burada bulunmaktadır. İnanışa göre maymunlar tapınağı korumaktadır. Tapınağa giderken giyilen geleneksel kıyafetlerde renklı tonlardadır. Ayrıca bellerine sarı renkteki kumaşla yaptıkları kemer  ile gitmektedirler. Tapınak 6. yüzyılda Daniel Nirelta tarafından yapılmıştır. Baharatlar mutfak kültüründe ön plana çıkmıştır. Bahsettiğim 1916’da patlayan yanardağdaki mağzemeler ile elde edilen taştan havan üretilmektedir. Bu havalar sadece kök baharatlarını ezmek için kullanılmaktadır. Bölgeye has : Küçük Bali yeşil limonları, kara kırmızılı biberler, kara fındık ve zencefil.

Desa köyünün tapıanğı diğerlerinden farklıdır. Üç farklı bölge bulunur. Bunlar sıyasıyla : İnsan doğa ilişkisi, insan insan ilişkisi ve son olarak insan ve tanrı arasındakidir. İnanışa göre Şiva tanrısın yok etme tanrısı olarak görülmektedir. Din insanların yaşam biçimlerini etkilemiştir. Mesela : 17 yaşında gençlerin dileri törpülenir. Ve bu bir seromoni şeklinde davetliler önünde gerçekleştirilir. Son olarak Bali mutfağından ilgi çekici bulduğum muz yaprağı ve balığın kullanımına değinmek isterim. Çeşitli baharatlar ile marine edilen levrek balıkları, muz yapraklarına sarılıyor. Ve iki tarafından kürdan ile tutturulur. Son olarak ikişer dakika arayla ızgarada ızgarada pişirilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder